Yozgat Ermeni Ayaklanmaları ve Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey Olayı

Kitap Tahlili: Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey
Doğanay ERYILMAZ
ERMENİ ARAŞTIRMALARI, 30, 2008

KİTAP TAHLİLİ: YOZGAT ERMENİ AYAKLANMALARI VE BOĞAZLIYAN KAYMAKAMI KEMAL BEY OLAYI

Yazar: Doç. Dr. Taha Niyazi Karaca
İstanbul, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, 2008, 336 sayfa.

Doç. Dr. Taha Niyazi Karaca’nın “Yozgat Ermeni Ayaklanmaları ve Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey Olayı” adlı eserinde, Osmanlı döneminde Yozgat’ta Müslüman Türk halk ile iç içe huzur içerisinde yaşayan Ermenilerin nasıl isyankâr bir hale dönüştükleri, bunun sonucu olarak tehcire maruz bırakılmaları ve tehcir sonrasında açılan bir davada Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’in yargılanması ile haksız yere infazı anlatılmaktadır.

Karaca, eserinde ilk olarak, Yozgat ilinin gelişiminden ve buraya Ermenilerin nasıl yerleştiklerinden bahsetmektedir. En eski çağlardan beri medeniyetlerin ilgisini çeken bu yerleşim bölgesi, 1399 yılında Osmanlı hâkimiyetine girer. 17. yüzyıla kadar sadece bir köy olan Yozgat, 19. yüzyıldan itibaren nüfus hareketlerinin bir sonucu olarak önemli bir şehir haline gelmiştir.

18. yüzyılın ikinci yarısında, Yozgat’ta kendilerine hoşgörülü davranılması ve çeşitli imkanlar sunulması nedeniyle, Ermeniler bu bölgeye akın etmişlerdir. Bu yüzyıldan sonra, çeşitli dönemlerde Osmanlı Devleti’nce yapılan nüfus sayımlarına göre, Ermenilerin nüfusu sürekli bir artış göstermiştir. Bu veriler, bölgede Ermeni nüfusa karşı hoşgörülü olunduğunun ve çeşitli iş imkânları sunulduğunun bir kanıtıdır.

Yozgat’ta yaşayan Ermeniler, daima azınlıkta kalmakla beraber, kendilerine dinlerini rahatça yaşayabilecekleri hoşgörülü bir ortam sunulmasından dolayı, uzun bir zaman Müslüman halkla uyum içinde olmuşlardır. Ayrıca çeşitli gayrimüslim okullarının açılması da, kültürlerini yaşatabilmelerini sağlamıştır.

Böyle uzun bir süre uyum içinde yaşayan bu iki halk, bir zaman sonra karşı karşıya getirilmiştir. Bağımsız büyük Ermenistan kurma hayalleri, bağlı bulundukları devlete karşı çeteler kurmalarına neden olmuştur. Doç. Dr. Taha Niyazi Karaca, Ermeniler ile Türkler arasındaki ilişkiyi iki döneme ayırır; birincisi, uyum içerisinde yaklaşık 800 yıl kadar süren ve iki halk arasında tam bir uzlaşmanın sağlandığı dönem; ikincisi ise, 1878 yılından sonra, Avrupa devletlerinin “Ermeni Sorunu” olarak dünya kamuoyuna duyurduğu, iki halkın karşı karşıya getirildiği dönem.

Bu uyumlu halkın, Osmanlı’ya karşı başkaldırmasına ve Avrupalı devletlerin siyasi çıkarlarına uygun hale gelmelerine neden olan pek çok etken vardır. Karaca, bu etkenleri, Fransız İhtilali ile yayılan milliyetçilik akımları; bu akımların sonucunda bazı devletlerin bağımsızlıklarını kazanarak örnek oluşturması; Rusya’nın Osmanlı Devleti’ni dağıtma aracı olarak Ermenileri görmesi ve Ermenileri kışkırtması; İngiltere’nin, Rusların güneye inmelerini engellemek amacıyla bağımsız Ermenistan kurma projesi; ABD’nin misyonerlik faaliyetleri ve ticari çıkarları için Ermenileri kullanma çabaları; Fransa’nın misyonerlik faaliyetleri ve Ermeni milliyetçilik akımlarını desteklemesi; Ermeni aydınlarının eğitim ve yayın yolu ile ihtilal fikirlerini yaymaları; Ermeni kilisesinin Ermeni ihtilalini desteklemesi ve Ermenileri teröre yönlendirmesi olarak sıralar. Tüm bunların sonucu olarak, Ermeniler ayaklanmış ve çok hızlı bir şekilde örgütlenmişlerdir. İlk önce isyanlar şeklinde ortaya çıkan bu Ermeni hareketleri, 1. Dünya Savaşı sırasında çetecilik faaliyetleri ile varlığını sürdürmüştür. Yozgat’taki Ermeniler de, özellikle bu bölgede bulunan Protestan Misyoner okulunun milliyetçilik fikirleri ile dolu gençler yetiştirmesi ve Avrupa’da yayınlanan propaganda amaçlı yayınların Yozgat üzerinden çevre illere gönderilmesi dolayısıyla halkın siyasal gelişmelerden fazlasıyla haberdar olması sonucu, bu hareket sırasında üzerlerine düşeni yapmışlardır ve “Yozgat Ayaklanmaları” vuku bulmuştur. Kitapta, Birinci ve İkinci Yozgat Ayaklanmaları ayrıntıları ile okuyucuya aktarılmaktadır.

Batılı kaynaklarda ve özellikle Ermeni yazarlarca büyük bir soykırım olarak gösterilmeye çalışılan Ermeni isyanlarına değinilen kitapta, bu kişilerin verdiği bilgilerin abartılı olduğuna ve tek taraflı kaynaklardan alındığına değinilmektedir. Bu iddiaların araştırılması için Sultan Abdülhamit tarafından kurulan ve İngiltere’nin isteği doğrultusunda İngiliz, Rus, Fransız ve Amerikalı temsilcilerin de katıldığı heyetin raporunda da Osmanlı hükümetinin suçsuzluğu açıkça ortaya çıkmaktadır.

Taha Niyazi Karaca’nın kitabında Ermenilerin bu büyük ayaklanmalardan sonra, 1914’e kadar sürdürdükleri çeşitli isyan hareketlerine de yer verilmektedir. Osmanlı Devletinin Dünya Savaşına katılması ise bu isyanların amacına ulaşması, yani Ermenilerin uzun zamandır beklediği büyük ihtilalin gerçekleşmesi için en ideal zamandı. Taşnaksutyun partisinin yayınladığı ve metni Karaca’nın kitabında verilen ayaklanma beyannamesi Ermenilerin hedeflerine çok yaklaştıklarının bir göstergesidir. Bu ayaklanma beyannamesine uygun olarak büyük olumsuz faaliyetlere imza atan Ermeni halkı, tüm uyarılara rağmen bu hareketlerden vazgeçmeyince Enver Paşa tarafından Dahiliye Nazırı Talat Paşa’ya gönderilen bir telde durum anlatılmış ve Ermenilere karşı alınması gereken önlemler ifade edilmiştir. Bu durum karşısında Osmanlı Hükümeti de Tehcir kararı alma mecburiyetinde kalmıştır. Karaca’nın eserinde, Ermeni tehcirinden kimlerin muaf tutulacağı da açıkça belirtilmektedir. Örneğin; Bolu bölgesindeki Ermeniler, olumsuz faaliyetleri tespit edilmediğinden tehcirden muaf tutulmaktadırlar.

Bu aşamada iki önemli sorun ortaya çıkmakta idi: bunlardan birincisi, Ermenilerin güvenliklerinin sağlanması, ikincisi ise geride bıraktıkları mal ve mülklerin teminat alınması idi. Bu sorunların halledilmesi için yapılan ilk çalışma Terk Edilmiş Mallar Komisyonu (Emval-i Metruke Komisyonu) oluşturmak oldu. Diğer yandan çeşitli emirler ve genelgelerle Ermenilerin güvenliğinin sağlanmasına çalışıldı. Ayrıca kötü niyetli uygulamaları tespit etmek ve kanuna aykırı davrananları Harp Divanı’na vermek için de vilayetlerde tahkikat komisyonları kuruldu.

Tüm bu gelişmelerin okuyucuya aktarılmasından sonra, kitapta incelenen diğer bir konu da, Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey olayıdır. Tehcir kararının uygulanmasına paralel olarak gelişen çetecilik faaliyetlerine karşı Yozgat’ta önlem almakla yükümlü olan Kemal Bey, yalnızca çeteleri ortadan kaldırma amacı güderken, Ermeni ve İngiliz propagandalarının etkisi ile ve Damat Ferit hükümetinin İngilizlere yaranma çabası sonucu mahkûm edilmiştir. Kendisini tanıyanların anılarına da yer verilen kitapta, Mehmet Kemal Bey’in biyografisine de değinilmiştir.

Kemal bey, ilk olarak tehcirdeki Ermenilerin mallarının gasp edilmesi suçundan yargılanmak üzere tutuklanmış, daha sonra, İngilizlerin ve Ermenilerin kışkırtması ile sivil Ermenileri katlettiği iddia edilmiş ve tanıkların duyduklarını aktarmaları neticesinde suçlu bulunmuştur. Burada dikkat çekilen bir husus, tanıklığına başvurulan kişilerin sadece duyduklarını aktardıkları ve tutarsız ifadeler verdikleridir. Kitapta, duruşma, tüm ayrıntıları ile anlatılmaktadır. Mahkeme sonucunda, Kemal Bey, yabancı devletlere yaranmak için, idama mahkûm edilmiştir.

Cenazesi Damat Ferit Paşa hükümetine karşı bir gövde gösterisi haline dönüşen Kemal Bey’in idamı ile büyük bir milliyetçi hareketin başladığı belirtilen kitapta son olarak, 14 Ekim 1922’de Büyük Millet Meclisi tarafından Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’e “Milli Şehit” unvanı verilmesine ve ailesine vatana hizmet tertibinden maaş tahsis edilmesine karar verildiğinden bahsedilmektedir. Doç. Dr. Taha Niyazi Karaca, bu konu hakkında Meclis’te yapılan görüşmelerin tam metnine kitabında yer vermektedir.

Sonuç olarak, tek suçu, tehcir zamanında Ermenilerin yoğun olarak yaşadıkları bir bölge olan Boğazlıyan’da yönetici olmak olan Kemal Bey’in duruşmasına geniş yer verilen bu kitapta, kurban olarak sunulan Kemal Bey’in idamının aynı zamanda bir milletin dirilişini simgelediği anlatılmaktadır. Kitap, Yozgat Ermeni Ayaklanmalarını ve Ermeni Sorununun gelişimini anlatması bakımından olduğu kadar, “Milli Şehit” Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’in hatırasını yaşatması ve gelecek nesillere aktarması bakımından da önemlidir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir



istanbul travesti Haber |istanbul travesti Bilgi |istanbul travesti |istanbul travesti |travesti | ankara travesti|ankara travestileri |ankara travestiankara travesti