Makedonya Türkleri
Makedonya aslında bir bölge adıdır. Bu bölge altı asra yakın bir süre Osmanlı hâkimiyetinde kaldıktan sonra 1912-13 Balkan Savaşları ile Yunanistan, Bulgaristan, Sırbistan ve Arnavutluk arasında paylaşılmıştır. Bugün üzerinde konuştuğumuz Makedonya, Makedonya bölgesinin Sırbistan’a kalan kısmıdır. II. Dünya Savaşı’nın sonunda, Yugoslavya’nın bir federal devleti olarak Makedonya Cumhuriyeti kurulmuş, bu bölgede yaşayan ve 19. yüzyıl kaynaklarında Bulgarlar olarak adlandırılan Slav-Ortodoks ahaliye de Makedonlar denilmiştir.
Makedonya Cumhuriyeti, çok uluslu, çok kültürlü bir yapıya sahiptir. Bu durum Yugoslav Federal Makedonya Cumhuriyeti Anayasası’nda, “Makedonya, Makedonlar, Arnavutlar, Türkler ve diğer azınlıklardan teşekkül eder” cümlesi ile tasrih edilmiştir. 1991 yılında bağımsızlığın kazanılmasını müteakip kabul edilen yeni Anayasa ise Makedonya’yı, Makedonların millî devleti, Arnavutlar, Türkler, Ulahlar, Çingeneler ve diğer azınlıkları ise Makedonlarla eşit haklara sahip azınlıklar olarak tanımlamıştır.
Böylece Makedonlar birinci sınıf vatandaş; Arnavutlar, Türkler ve diğer azınlıklar ise ikinci sınıf azınlıklar olarak kabul edilmiştir. Devleti bu şekilde tanımlayan irade, devletin organlarını ve kurumlarını da aynı zihniyetle işgal etmiş, devletin imkânlarını yine aynı zihniyetle devletin “birinci sınıf” vatandaşlarına dağıtmıştır. Bu bakış açısı, Makedonya’yı son iki yılda zor duruma düşürmüştür.
Bu çalışmamızda Makedonlar ve Arnavutlarla karşılaştırmak suretiyle Makedonya’daki Türklerin demografik, siyasal, kültürel, dinî, eğitim durumları tartışılacaktır. Gerek tablolarda gerek metinde aksi belirtilmedikçe Makedonya Cumhuriyeti’nin resmî rakamları esas alınmıştır. Bu ülkede resmî demografik verilere Makedonlar hariç bütün etnik gruplar itiraz etmektedirler. Makedonya Cumhuriyeti’ne hâkim olan Makedonların, kendi sayılarını çok ve diğer azınlıkları az göstermek için rakamlarla oynadıkları şikâyet edilen bir konudur. Makedonların, diğer etnik ve dinî grupları Makedonlaştırmak politikaları da bilinmektedir.
1878 Berlin Antlaşması ile reformlar yapılması şartıyla Osmanlı yönetimine bırakılan Makedonya’nın paylaşımı kavgası o zamandan başlamıştır. İsyanlar, sabotajlar ve zoraki reformlar dönemi olarak tanımlayabileceğimiz 1878-1908 yılları arasındaki Makedonya’nın nüfusu ile ilgili olarak birbiri ile çelişen pek çok liste vardır. Tahmin edilebileceği gibi Makedonya’yı kendi hâkimiyetine almak isteyen Bulgaristan, Yunanistan ve Sırbistan bu topraklardaki kendi soyundan olan insanlar üzerinden bu arzularını gerçekleştirmek istemişler, bu isteklerine uygun bir şekilde demografik veriler sunmuşlardır.
Balkan Savaşları esnasında Makedonya’nın demografik durumunda önemli değişiklikler olmuştur. Türklerin yenilmesinin bir sonucu olarak önemli miktarda Müslüman Türk nüfus Anadolu’ya göçmüştür. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları esnasında Makedonya’nın Bulgarlar tarafından işgali demografik yapıyı yine etkilemiştir. II. Dünya Savaşı’ndan sonra Makedonya Cumhuriyeti’nin kurulmasının ardından 1950’li yıllarda gerçekleştirilen Türkiye’ye göçler Makedonya’nın her tarafında Türk nüfusunu azaltırken, bilhassa Doğu Makedonya’nın Türk nüfustan boşaltılması sonucunu doğurmuştur.
Tablo 3’te, 1950’li yıllardan günümüze Makedonya’daki bütün etnik grupların sayısı artarken Türklerin sayısının nasıl azaldığını görmek mümkündür. 1953 yılında Türklerin sayısı Arnavutlardan fazla iken bugün Arnavutlar Türklerin beş mislidirler. Bunun sebebi 1950’li yıllarda Türkiye’ye yapılan kitlesel, daha sonraki yıllarda ise kitlesel olmasa da hiç durmayan göçlerdir.
Tablo 3’ten görülebileceği gibi Makedonya’nın toplam nüfusu 1953’ten 1994’e, yani 40 yıl içerisinde 1.294.371’den 2.063.964’e yükselmiştir. Bu normal bir artıştır. Bu dönemde Makedonya’daki birinci nüfus olan Makedonların toplam nüfusa nispetleri değişmemiştir, %66 nispetlerini korumaktadırlar. Bu tabloda dramatik çıkış ve inişler iki Müslüman toplumda, yani Arnavutlar ve Türklerde görülmektedir: Arnavutlar, 1953 yılında, 162.524 kişi ile toplam nüfusun %12,5’ini teşkil ederlerken, 1994 yılında 444.104 kişi ile toplam nüfusun %22,9’unu teşkil eder olmuşlardır.
Bu dönemde Arnavut nüfusu üç misline yakın artmıştır. Ele aldığımız dönemde Makedonya’da nüfusu artmayıp azalan tek topluluk Türklerdir. Bu azalma küçük nispette bir azalma değildir. Azalmanın nispeti %50’nin üzerindedir. 1953 yılında 203.938 kişi ile Makedonya nüfusunun %15,6’sını teşkil eden Türkler, 1994 yılında 87.019 kişi ile toplam nüfusun ancak %4,3’ünü meydana getirmektedirler. Makedonya Türklerinin nüfusundaki bu azalmanın en büyük sebebi Türkiye’ye yapılan göçlerdir. Bu göçler yapılmasa idi bugün Makedonya Türklerinin sayısı herhalde 500.000 civarında olurdu. Bu göçlerin Doğu Makedonya başta olmak üzere ülkenin her tarafından yapılmasının bir sonucu olarak, bugün Makedonya’nın hiç bir tarafında Türkler çoğunluk değildir, her tarafta azınlık durumundadırlar.
Makedonya’da Türklerin dağılımı Tablo 4’te gösterilmektedir. Türklerin sayılarının 1.000’in altında veya nispetinin %1’den az olduğu yerler tabloya dahil edilmemiştir. Görüldüğü gibi Türkler Makedonya’nın hemen her tarafında ama dağınık bir halde yaşamaktadırlar. Bölge olarak bilhassa Kuzey Makedonya’dadırlar. En yoğun olarak bulundukları yerler Üsküp ve Gostivar’dır. En az bulundukları yerler ise Doğu Makedonya’dır. Burası 1950’li yıllarda en çok göç veren bölgedir.
Tabloda da görüldüğü gibi Türklerin Makedonya’nın hiç bir belediyesinde %15’in üzerinde bir nispete sahip olamamaları, pek çok alanda aleyhlerinde sonuçlar vermektedir. Türkler açısından bu dağınıklığın sonuçlarından bir tanesi seçimler esnasında Türk oylarının dağılmasıdır. Seçim bölgeleri o şekilde tanzim edilmiştir ki hiç bir seçim bölgesinde Türk partileri milletvekili çıkaramamaktadırlar.
Resmî sayım sonuçlarına göre Türklerin yarısı kadar bile olmayan Sırplar, çok daha az sayıda olan Çingeneler ve Boşnaklar bile Parlamento’da temsil edildikleri halde bugünkü Makedonya Parlamentosu’nda bir tane Türk milletvekili yoktur. Türklerin dağınık olmasının bir diğer sonucu, bölgelerinde gerekli sayıyı tutturamadıkları için kendi dillerinde eğitim hakkından yeterince istifade edememeleridir. Bundan dolayı Türk çocukları ya Makedon ya da Arnavut okuluna gitmektedirler. Türklerin Arnavut okullarına gitmelerinin bir sonucu ise Türk çocuklarının büyük Müslüman azınlık olan Arnavutlar arasında erimeleri, bir başka söyleyişle Arnavutlaşmalarıdır.
Yugoslavya döneminde Komünist Parti’den başka partinin bulunmadığı Makedonya’da Türklerin ayrı bir siyasî oluşum içerisinde bulunmaları söz konusu olamazdı. Ancak bazı Türk aydınları, Komünist Parti içerisinde ileri mevkilere gelebildiler. Makedonya’nın Yugoslavya’dan ayrılıp çok partili demokratik rejime geçişi ile birlikte siyasî partiler kuruldu. Makedonya’daki siyasî partiler büyük ölçüde milliyet esasına göre kuruldular. Sol ya da sağ görüşlü Makedon partileri, sol ya da sağ görüşlü Arnavut partileri gibi.
Hemen her etnik grubun partisinin bulunduğu Makedonya’da Türkler de kendi siyasî teşkilatlanmalarını gerçekleştirdiler. 1 Temmuz 1990’da kurulmuş bulunan Türk Demokratik Birliği, 1992 Haziranı’nda siyasî partiye dönüştü. Erdoğan Saraç bu tarihten beri partinin genel başkanlığını yürütmektedir. Makedonya Türkleri kendi aralarında siyasî bir birliktelik sergileyememektedirler. Türk Demokratik Partisi’nden başka Makedonya Türklerini temsil iddiasında bulunan iki küçük parti daha vardır. Makedonya’daki seçim sisteminin tuzakları ve Türklerin yukarıda görüldüğü gibi ülkenin her tarafına yayılmış bulunmaları sebebiyle Türk partileri Makedonya Parlamentosu’na milletvekili gönderememektedirler.
Parlamento’da temsil edilmeyen Makedonya Türklerinin devletin diğer kurumlarında da yeterince temsil edildiklerini söyleyebilmek mümkün değildir. Makedonya Cumhuriyeti’nin kamu kuruluşlarında çalışanların milliyetlerine göre dağılımı Tablo 5’te görünmektedir. Buna göre Makedonlar ülke nüfusunun %65’ini oluşturdukları halde kamu kuruluşlarında çalışan Makedonların nispeti %85’tir.
Arnavutların kamuda çalışanlarının nispeti de nüfuslarına göre azdır. Ancak 1997 rakamları ile 2000 rakamları karşılaştırıldığında Arnavutlar açısından nispî bir iyileşme gözlenmektedir. Bu tabloda Türkler, 40.000 civarında nüfusa sahip, yani kendilerinin yarısından daha az sayıda olan Sırpların gerisindedirler. Daha da vahimi 1997 ve 2000 yıllarına ait rakamlar karşılaştırıldığında görülmektedir ki, kamuda çalışan Makedonların ve Arnavutların sayıları arttığı halde Türklerin sayısı artmayıp azalmaktadır. Makedonya’da hükümeti oluşturan Makedon ve Arnavut partileri, kamu kuruluşlarına sadece Makedon veya Arnavut yandaşlarını almaktadırlar. Türkler işe alınmamaktadır. Savunma, İçişleri ve Dışişleri gibi bazı kritik bakanlıklarda Türklerin oranı %1’in altındadır.
Makedonya’da genel mahkemelerin yargıç kadrolarında ve ordunun subay ve astsubay kadrolarında da Türklerin oranı %1’in altındadır. Makedonya Anayasa Mahkemesi’nde hiç Türk yoktur. Makedonya Cumhuriyeti’nde Nisan 2000 itibariyle çalışan 549.846 kişi vardır. Bunların 459.200’ü (%83,5) Makedon, 53.866’sı (%9,8) Arnavut, 12.474’ü (%2,3) Türktür. Makedonya’da çalışan Türklerin %51’i tarım, hayvancılık, inşaat ve maden sektörlerinde yani toprağa ve kol gücüne dayalı işlerde çalışmaktadırlar. Makedonya’da çalışan Türklerin %66,5’ini erkekler, %33,5’ini ise kadınlar oluşturmaktadır.
Makedonya’da sekiz yıllık ilköğretim mecburidir. Makedonya Anayasası’nın 8. maddesi uyarınca Türklerin de diğer azınlıklar gibi kendi dillerinde ilköğretim ve lise eğitimi yapma hakları vardır. Batı Makedonya olarak bilinen Üsküp, Kalkandelen, Gostivar, Ohri, Struga ve Debre’de yaşayan Türk çocukları bu haklarını nispeten kullanabilirlerken, Doğu Makedonya’nın Manastır, Pirlepe, İştip, Ustrumca ve Kanatlar gibi yerlerinde sadece bazı şehir merkezlerinde ilkokullarda dördüncü sınıfa kadar kendi ana dillerinde eğitim alabilmektedirler. Doğu Makedonya’da köylerde ve Radoviş hariç olmak üzere merkezlerdeki üst sınıflarda Türkçe eğitim verilmemektedir.
Tablo 6, II. Dünya Savaşı’nı müteakip Yugoslavya içerisinde Makedonya Federal Devleti’nin kuruluşundan günümüze kadar bu ülkedeki Türk ilkokullarının ve bu okullardaki öğrenci ve öğretmenlerin sayısını vermektedir. Makedonya Türklerinin demografik durumunu anlatırken gördüğümüz durum burada da karşımıza çıkmaktadır: II. Dünya Savaşı’ndan sonra Makedonya Türklerinin nüfusu düzenli bir şekilde artarken 1950’li yıllardaki göç nasıl onların sayısını yarı yarıya azaltmışsa, buna paralel olarak ilkokula giden Makedonya Türklerinin çocuklarının sayısı da aynı nispette azalmıştır. 1951-52 öğretim yılında 12.493 olan ilkokula giden Türk çocuklarını sayısı 1960/61 öğretim yılında 6.410’a düşmüştür.
Daha sonraki yıllarda kitlesel olmasa da göçler devam etmiştir. 1960’lı yıllarda da Türk çocuklarının ve okullarının sayısının azaldığı görülmektedir. 1970’ten yakın yıllara kadar Türklerin ilkokul ve bu okullardaki öğrenci sayısında bir değişmeme gözlenmektedir. Bu durum, göçün tamamen durmadığını, kitlesel olmasa da devam ettiğini göstermektedir. Makedonya’daki bütün diğer etnik grupların nüfusları artarken ve bu artışa bağlı olarak bu topluluklara mensup öğrencilerin sayıları çoğalırken, Türk ilkokul öğrencilerinin sayısı artmamaktadır. 2001 yılında Makedonya’da yaşanan olaylardan sonra Türklerin sayısının, dolayısıyla Türk öğrencilerinin sayısının daha da azaldığını görmek bizim için sürpriz olmayacaktır.
Her şeye rağmen bu rakamların düşük olduğunu belirtmek gerekir. Makedonya Cumhuriyeti’nin demografik verilerine bakıldığında Türklerin ilköğretim seviyesindeki çocuklarının 10.000 civarında olduğu görülmektedir. Buna rağmen ana dilleriyle ilköğretim yapabilen Türk çocuklarının sayısının 5.000’li rakamlarda gezinmesinin sebebi, Türklerin dağınık olarak yaşamalarının bir sonucu olarak, Türklerden neredeyse boşaltılan Doğu Makedonya başta olmak üzere pek çok yerde Türkler için ilkokul veya ilkokul sınıfı açılmamasıdır. İlaveten bazı yerlerde Türk aydınlarının çocuklarını Makedon okullarına, bazı yerlerde de Türk halkının çocuklarını Arnavut okullarına göndermesinin sonucunda bugünkü tablo ortaya çıkmaktadır.
Makedonya’da ilköğretim seviyesinde, engelli öğrencilere özel öğretim veren okullarda Türkler açısından durum çok daha vahimdir: Makedon çocuklarına yönelik 46 özel okulda 1.240 öğrenci, Arnavut çocuklarına yönelik 5 özel okulda 89 öğrenci özel eğitim alabilirken, engelli Türk çocuklarının kendi ana dillerinde özel eğitim alabilecekleri bir tane Türk okulu yoktur.
Makedonya Türklerinin Türkçe ilköğretiminde görülen bu durum, onların lise öğreniminde daha kötüleşmektedir. Makedonya’da kendi ana dilinde lise öğrenimi gören Türk öğrencilerin sayısı 1997/98 öğretim yılında 567 ve 1998/99 öğretim yılında 584’tür ve Makedonya’daki toplam öğrenci sayısının sadece %0.6’sını teşkil etmektedir. Makedonlarda bu oran %7,0, Arnavutlarda ise %2,9’dur.
Makedonya’da Türkçe eğitim veren liselerin sayısı dörttür. Diğer yerlerdeki Türk çocukları ya Türkçe lise eğitimi alabilmek için buralara gelmek ya da bulundukları yerlerde Makedonca veya Arnavutça lise eğitimine katılmak zorundadırlar. Buna rağmen son yıllarda Türk çocuklarının gittikçe artan bir sayıda Türkçe eğitim almak istedikleri görülmektedir. 1990/91 öğretim yılında 186 olan öğrenci sayısı 1998/99 öğretim yılında 584’e yükselmiştir. Bu durum, son yıllarda Türkiye’de yükseköğrenim görmek isteyen Makedonya’daki Türk çocuklarının, bu ülkede Türkçe lise eğitimine yönlendiklerini düşündürmektedir. Bununla birlikte, lise öğretimini Türkçe görmek isteyen bütün Türk çocuklarına bu imkân sağlansa, Türk lise öğrencilerinin sayısının 1.500’e yakın olacağı tahmin edilmektedir.
Makedonya Türklerinin yükseköğrenim görebilmeleri de ayrı bir problemdir. Üniversitelerde gerek öğretim üyelerinin gerekse öğrencilerin tamamına yakın bir kesimi Makedonlardan oluşmaktadır. 1998/99 öğretim yılında Üsküp Kiril ve Metodi Üniversitesi’ne kayıtlı öğrencilerinin milliyetlerine göre sayıları ve oranları Tablo 8’de verilmektedir. Makedonların lehine, Arnavutların ve Türklerin aleyhine olarak büyük bir adaletsizliğin yapıldığı açıktır.
Makedonya’nın en büyük yükseköğretim kurumu olan Üsküp Kiril ve Metodi Üniversitesi’nde yükseköğrenim gören Türk öğrencilerinin sayısı 1998/99 öğretim yılı itibariyle 411’dir. Aynı öğretim yılında kendi ana dilinde lise eğitimi gören bütün Türk gençlerinin sayısının 584 olduğu hatırlanırsa neredeyse bu gençlerin tamamının üniversiteye gittikleri gibi bir intiba doğabilir. Bu tablonun en doğru açıklaması, Makedonya’daki Türk çocuklarının büyük bir kısmının lise seviyesinde kendi ana diliyle eğitim alamadığı, eğitimini Makedon veya Arnavut liselerinde yaptığıdır.
Üsküp Üniversitesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı Kürsüsü vardır. Ayrıca Pedagoji Akademisi’nde Türk ilkokullarında Türkçe dersleri verecek öğretmenler yetiştirilmektedir. Üniversitenin lisansüstü eğitim programlarında ve akademik kadrolarındaki Türklerin sayısı da oldukça düşüktür. Bu üniversitede araştırma görevlileri dahil 2.309 öğretim üyesinin sadece 16’sı yani %0,7’si Türktür. Söz konusu üniversitede 1999 yılına kadar 6 Türk yüksek lisans, 5 Türk de doktora derecesi almıştır. Yüksek lisans alan toplam öğrenci sayısı içerisinde Türklerin nispeti %0,2, doktorada %0,4’tür. Son yıllarda önemli sayıda Türk genci üniversite eğitimini Türkiye’de yapmaya başlamıştır.
Makedonya Türklerinin tamamı Müslümandır. Bölgenin Osmanlı hâkimiyetinden çıkışını takip eden yıllarda dinî yönetim açısından bir kargaşa yaşanmış, nihayet 1930 yılında Yugoslavya Müslümanlarının dinî teşkilatı kurulmuştur. II. Dünya Savaşı’nı takip eden yıllarda yapılan yeni bir düzenleme ile Makedonya Müslümanları, Yugoslavya İslâm Birliği’ne bağlı olarak Makedonya İslâm Birliği tarafından yönetilir olmuşlardır. Makedonya Cumhuriyeti’nin Yugoslavya’dan ayrılıp bağımsızlığını kazanmasıyla Makedonya İslâm Birliği de Yugoslavya İslâm Birliği’nden ayrılmıştır.
Makedonya İslâm Birliği, tabii olarak Makedonya’daki bütün Müslümanların dinî yönetim merkezidir. Camiler, vakıf malları, dinî eğitim kurumlarını yöneten ve kısa adı Meşihat olan birliğin merkezi Üsküp’tedir. Özerk bir yapıya sahiptir. Kendi çıkardığı tüzüklerle kendisini yönetir. Geliri Müslüman halkın bağışları ve vakıf mallarının kiralarıdır. Kendisine bağlı meclisler ve müftülükler vardır. Bu teşkilatta camilerdeki din görevlileri de dahil olmak üzere 500 civarında eleman çalışmaktadır. Makedonya Müslümanlarının din adamı ihtiyacını karşılamak üzere Üsküp’te İsa Bey Medresesi ve bir İlâhiyat Fakültesi vardır. Meşihat’la irtibatlı El-Hilâl isimli yardımlaşma teşkilatı topladığı bağış ve yardımlarla zor durumda bulunan Müslümanlara yardım etmektedir.
Makedonya’da Osmanlı döneminden kalma pek çok vakıf eseri vardır. Cami, mektep, medrese, kütüphane, imaret, zaviye ve saat kulesi gibi vakıf eserlerinin bakımı ve onarımı için han, hamam, bedesten, kervansaray, değirmen ve dükkan gibi geliri olan eserler yapılmıştır. Makedonya’da beş asırlık Osmanlı hâkimiyeti döneminde inşa edilen 1.276 vakıf eserinden günümüze kalabilenlerin sayısı 287 civarındadır. Bunların da 100’e yakını harabe şeklindedir.
Makedonya’nın Osmanlı hâkimiyetinden çıkmasından sonra oradaki vakıf mallarının yönetimi Makedonya Müslümanlarının dinî teşkilatına bırakılmıştır. Makedonya’ya komünizm rejiminin gelmesiyle, evvela 1948 yılında camilerin dışındaki vakıf malları, 1951 yılında ise camiler de dahil olmak üzere bütün vakıf malları devletleştirilmiştir. 1991 yılında Makedonya’nın bağımsızlığını kazanıp demokrasiye geçilmesinden sonra yapılan Anayasa’ya vakıf mallarının asıl sahiplerine iade edilmesi hükmü konulmuşsa da bu hükmün uygulanmasında ağır davranılmaktadır.
Makedonya Cumhuriyeti Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Enstitüsü’nde 225 Türk eseri kayıtlıdır. Bunlardan 107 tanesi eski eser statüsündedir. Bu statüye alınmış eserler koruma altında olup bunlar üzerinde her türlü tasarrufta bulunma hakkı sadece bu kuruma aittir. Bu eserlerin 43’ü dinî ve 64’ü sosyal amaçlı yapılardır. Söz konusu Enstitü tarafından kısmen veya tamamen restore edilen yapıların sayısı 20 civarındadır.
Restorasyon ve konservasyona tabi tutulan yapıların çoğunluğu Üsküp’tedir. 1963 Üsküp depreminde hasar gören yapılan UNESCO’nun maddî desteğiyle adı geçen enstitü tarafından restore edilmiştir. Eski eser statüsünde olmalarına rağmen yıkılmış Köprülü Kumsal Camii, Üsküp Faik Paşa Camii gibi eserler de vardır. Aralarında yeni yapıların da bulunduğu, çoğu cami olmak üzere toplam 491 eser Makedonya İslâm Birliği’ne kayıtlıdır.
Balkanlar’daki Türk eserlerinin genel durumuna bakıldığında Makedonya’daki Türk eserlerinin daha iyi durumda olduğu görülür. Makedonya’daki bakımlı Türk eserleri, başkent Üsküp ve Türk ve Müslüman nüfusun yoğun olarak yaşadıkları Kalkandelen ve Ohri’dedirler. Manastır, Ustrumca, İştip, Pirlepe gibi Türk ve Müslüman nüfusun çok az kaldığı yerlerde bulunan Türk eserleri bakımsız ve kendi hallerine terk edilmiş durumdadırlar.
Makedon yetkililerin Pirlepe ve Manastır’da bulunan Türk eseri saat kulelerinin tepelerine haç taktırmaları Makedonya Türklerini üzüntüye boğmuştur. Makedonlar, Ohri’deki Türk ev mimarisi örneklerini, Üsküp’teki Fatih Köprüsü’nü kendi eserleriymiş gibi takdim etmektedirler. Makedon yönetim, 2000 yılında, Ohri’de 1491 yılında inşa edilmiş bulunan Fatih Camii’ni, Aziz Panteleimon Kilisesi kalıntıları üzerinde inşa edildiği bahanesiyle yıktırmıştır.
Makedonya’daki son olaylarda tamamına yakını Osmanlı eseri olan 55 cami kullanılamaz duruma gelmiştir. Geçtiğimiz aylarda Batı Makedonya’daki Arnavutlarla ilgili son olaylara karşılık olarak Pirlepe merkezindeki Osmanlı yapısı cami yakılmıştır. TRT dahil bütün Türk televizyon kanallarında bu eserden Arnavutların yapısıymış gibi bahsedilmiştir.
Makedonya bölgesi, Osmanlı Devleti zamanında siyaset, kültür ve basın hayatı bakımından canlı bir merkez olmuştur. II. Abdülhamid muhalifleri burada faaliyetlerini sürdürmüşler, İttihat ve Terakki burada teşkilatlanmış, önemli siyasî ve kültürel dergiler Selanik, Manastır ve Üsküp gibi merkezlerde çıkarılmıştır. Uhuvvet, Sosyalist Fecri, Rehber, Birlik, Hak Yol, Mücahede, Yeni Vakit, Sada-yı Millet, Işık ve Doğru Yol bu dönemde Üsküp’te çıkan Türkçe gazetelerdir.77 Makedonya’nın Osmanlı hakimiyetinden çıkışından sonra Makedonya Türklerinin yardımlaşma ve dayanışmaya yönelik Zafer ve Yardım gibi vakıf ve dernekleri olmuştur.
- Dünya Savaşı’ndan sonraki komünizm döneminde Makedonya Türkleri yardımlaşma, folklor, kültür ve sanat merkez ve dernekleri kurmuşlardır. Bunların en önemlileri Üsküp’te Yeni Yol, Orhan Veli Kanık, Kalkandelen’de Yeni Hayat, Gostivar’da Güven ve Ohri’de Kardeşlik’tir. Bu kuruluşların Makedonya’da Türk kültürünün gelecek nesillere aktarılması ve Türkleri bir çatı altında bir araya getirmek gibi hizmetleri olmuştur.
- Dünya Savaşı’ndan sonra Yugoslavya Sosyalist Federe Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra bu devletin altı cumhuriyetinden biri olarak Makedonya Cumhuriyeti kuruldu. Birlik gazetesinin 1941 yılında yayın hayatına girişi, Türkçe radyo yayınları ve Türkçe tiyatro eserlerinin sergilenmesine paralel olarak Makedonya Türk edebiyatının ilk örnekleri ortaya çıkmaya başladı.
Evvela Şükrü Ramo ve Mustafa Karahasan, daha sonra Necati Zekeriya, Fahri Kaya ve İlhami Emin, Birlik’te çalışmaları yayınlanan Makedonya’nın ilk Türk edebiyatçılarıdır. Bunların yanı sıra Mahmut Kıratlı, Şevki Vardar, Enver Tuzcu, Hüseyin Süleyman, Süreyya Yusuf, Abdülkerim Sait, Abdülfettah Rauf ve Cavit Saraçoğlu Makedonya Türk edebiyatının ilk kuşağını teşkil ederler. 1948 yılında kurulan Üsküp Türk Kültür ve Sanayi-i Nefise Cemiyeti, daha sonra kurulan Azınlıklar Tiyatrosu Türk Dramı ve Makedonya Türk Yazarlar Cemiyeti bu kuşağın bir araya geldiği, eserlerini sergilediği kuruluşlardır.
Makedonya Türk edebiyatının ikinci kuşağı, Avni Engüllü, Mustafa Yaşar, Yusuf Edip, Alaattin Tahir, Sabahattin Sezair, Fahri Ali, Avni Abdullah, Suat Engüllü, İrfan Bellür, Recep Bugariç, Esat Bayram, Sabit Yusuf ve Enver İlyas tarafından temsil edilir. 1970’li yıllarda ortaya çıkan bu nesil, Birlik gazetesinin yanında 1951 yılında yayın hayatına başlayan, sonradan Sevinç adını alacak olan Pioner gazetesi ve 1957 yılında yayınlanmaya başlayan Tomurcuk çocuk dergisi ve 1966’da yayınlanmaya başlayan Sesler dergisi bu yazarların çalışmalarının çıktığı Türkçe yayın organlarıdır. Makedonya Türk edebiyatı, şiir, hikaye ve tiyatro eserleri ağırlıklı olarak gelişmektedir.78 Birlik, Sesler, Sevinç, Tomurcuk, Hilâl, Makedonya Zaman ve Vardar 1990’lı yıllarda Makedonya’da, Üsküp’te çıkan Türkçe gazetelerdir. 1990’lı yıllarda ülkenin içerisinde bulunduğu siyasi, iktisadi zorluklar Makedonya Türk edebiyatını da etkilemektedir.
Günümüzde Makedonya Türklerinin kurmuş oldukları on civarında kültür ve sanat derneği vardır. Bunların arasında bilhassa Üsküp’te Makedonya Türkleri Kültür Merkezi, Gostivar’da Türk Aydınlar Cemiyeti ve Abdülhakim Hikmet Doğan Eğitim, Kültür ve Sanat Merkezi Türklerin Makedonya’daki belli başlı kültür ve sanat merkezleridir. Bunlardan bilhassa sonuncusu son yıllarda çok önemli faaliyetler içerisindedir. Önceki başkan Prof. Dr. Hamdi Hasan ve şimdiki başkan Fadıl Hoca’nın yönetimindeki merkezde çeşitli kurslar düzenlemekte, konferans ve sempozyumlar yapılmakta, araştırma ürünü kitaplar ve raporlar yayınlanmaktadır.
Makedonya devlet radyosunda her gün beş saat Türkçe yayın yapılmaktadır. Ayrıca Türkçe yayın yapan mahallî özel radyolar vardır. Makedonya devlet televizyonunda günün belirli saatlerinde Türkçe yayın yapılmaktadır. Son yıllarda gelişen teknolojinin sağladığı imkânlar sayesinde çanak antenlerle hemen her Türk ve pek çok Torbeş, Çingene, Boşnak ve Arnavutun evinde Türkiye’nin televizyon kanalları takip edilmektedir. Bu yayınlar, Makedonya Türklerinin Türkçelerinin düzeltilmesi ve diğer toplulukların Türkçeyi öğrenmeleri ve benimsemeleri açısından önemlidir.
Torbeşler Makedonya’nın dağlık kesimlerinde yaşamaktadırlar. Müslümandırlar. Makedonca konuşurlar. Makedon yönetimleri, Torbeşlerin Makedon asıllı olduklarını ve Osmanlılar döneminde zorla Müslümanlaştırıldıklarını iddia etmekte ve onlara İslâmlaşmış Makedon kimliği vermek istemektedirler. Bunun için devletin bütün imkânları seferber edilmekte, kitaplar yazdırılmakta,80 cemiyetler kurdurulmakta, paneller ve sempozyumlar yapılmaktadır. Halbuki Torbeşler kendilerini büyük ölçüde Türk olarak görmektedirler.
Ülke genelinde yapılan nüfus sayımlarında kendilerini Türk olarak deklare etmektedirler. Makedon hükümetleri, bundan dolayı buradaki sayım sonuçlarını iptal etmektedir. Torbeşler, seçimlerde, Türk partisi olarak bilinen Türk Demokratik Partisi’ne oy vermektedirler. Bu partinin belediye başkanlığı çıkardığı bir kaç yerden biri de Torbeşlerin yaşadığı Jupa’dır. Torbeşler çocuklarının eğitiminin Türkçe olmasını istemektedirler. Makedon hükümetleri buna izin vermediği gibi bu insanların Türkçe özel okul açmalarına dahi tahammül edememektedir.
Göründüğü kadarıyla Torbeşlerin çocuklarına Türkçe eğitim istemeleri Jupa’ya mahsus değildir. Bununla ilgili olarak Üsküp’te çıkan Birlik gazetesindeki haberde, aynı şekilde yıllardır Makedonca eğitimi reddederek gayri resmî özel okullarda Türkçe eğitim alan diğer öğrencilerin de seviye tespit sınavlarına alınarak Türkçe eğitim veren okullarda hak ettikleri sınıflara yerleştirilecekleri haberi yer almaktadır. Aynı şekilde Ustrumca’da 1996/97 öğretim yılında Türkçe eğitim almak isteyen 120 yeni öğrenciden 70’i Çingene oldukları gerekçesiyle geri çevrilmiştir.
Makedonya’da, resmî rakamlara göre 87.019, Türklerin kendi iddialarına göre bunun iki misli Türk yaşamaktadır. Yukarıda anlattığımız gibi, bu ülkede bazı Arnavutlar, Torbeşler ve Müslüman Çingeneler arasında kendisini Türk kültürüne yakın gören pek çok insan vardır. 1990’lı yıllara kadar diğer Balkan ülkelerinde bulunan Türklerin yaşadıkları ile karşılaştırıldığında, Makedonya Türklerinin durumlarının çok kötü olmadığı söylenebilir. Bununla beraber siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel ve dinî bakımdan pek çok problemlerinin olduğu da ortadadır.
Makedonya Türklerinin en önemli problemi medenî şartlarda bu ülkede millî kimliğini koruyarak yaşamaktan umutlarını kesip Türkiye’ye göç etmeleridir. Her Türkiye’ye göçen Makedonya Türkü, geride kalanlara daha ağır bir yük bırakmakta, onların işini daha da zorlaştırmaktadır. Makedonya Türklerinin diğer problemleri Makedonlaşmak veya Arnavutlaşmak tehlikesidir. Makedonya Türkleri, yüzyıllardır üzerinde yaşadıkları vatanlarında millî kimliklerini koruyarak varlıklarını sürdürebilmek mücadelesini vermektedirler.
13 Ağustos 2001 tarihinde, uluslararası gözlemcilerin denetiminde Makedon ve Arnavut partileri arasında, Ohri’de yapılan anlaşma, Makedonya’nın bağımsızlığını elde etmesini müteakip kabul edilen anayasanın giriş kısmında önemli değişiklikler yapmaktadır. Yeni metinde milliyetlerle ilgili kısım kaldırılmış ve bunun yerine Makedonya vatandaşlarına ülkenin bütünlüğünü koruma ve devletin geliştirip güçlendirme çağrısı konulmuştur. Bu değişikliğe göre Makedonya, artık sadece Makedonların devleti değildir. Bütün vatandaşlar bu devlette eşit haklara ve sorumluluklara sahiptirler.
13 Ağustos Antlaşması, Arnavutçanın hukukî statüsü, Arnavutların polis teşkilatındaki sayılarının arttırılması, Arnavutların yüksek öğrenimlerini kendi ana dilleriyle yapabilmeleri ve Arnavutların kendi millî sembollerini kullanabilmelerine ilişkin düzenlemeleri içermektedir. Sonuç olarak Makedonlarla Arnavutlar arasında yapılan bu anlaşma, Makedonya’da yaşayan Arnavutların haklarını arttırmaya yönelik iyileştirmeleri içermektedir. Türklerin Makedonya yönetimine katılmaları, siyasal bakımdan temsilleri, ordu ve polis teşkilatları başta olmak üzere çeşitli kamu kuruluşlarındaki varlıkları, eğitim alanında yaşadıkları zorluklar barış görüşmelerinde ve anlaşmada -maalesef- söz konusu olmamıştır.