Kitap Tahlili: Ermeni İddiaları Karşısında Türkiye’nin Birikimi
Yıldız DEVECİ BOZKUŞ*
ERMENİ ARAŞTIRMALARI, 30, 2008
ERMENİ İDDİALARI KARŞISINDA TÜRKİYE’NİN BİRİKİMİ
Yazar: Prof. Dr. Hikmet Özdemir
Ankara, TBMM Kültür Sanat Yayıncılık, 2008, 163 Sayfa.
Prof. Dr. Hikmet Özdemir tarafından hazırlanan “Ermeni İddiaları Karşısında Türkiye’nin Birikimi” adlı eser Türkiye’de Ermeni sorunu konusunda bugüne kadar yapılan yayınların ne düzeyde olduğunu ve bu yayınların hangi dönemlerde yoğunluk kazandıkları konusuna detaylı bir açıklama getirmektedir.
Kitapta Türkiye’nin son dönemlerde yaptığı yayınların sayısının ve kalitesinin artışını iyiye doğru bir gidiş olarak yorumlayan Prof. Dr. Hikmet Özdemir, akademik camiadaki değişimin önümüzdeki dönemde başta sivil toplum kuruluşları olmak üzere devlet kurumları ve diğer çevrelerde de etkili olması temennisinde bulunuyor.
Kitabın birinci bölümünde I. Dünya Savaşı öncesinde 1915 krizi ile ilgili Ermeni iddiaları karşısında Türk tezini açıklayan literatüre iki ayrı başlık altında yer veren Prof. Özdemir’in, bunları genel olarak Lozan öncesi dönem ve Lozan’dan 2007 sonuna kadar olan dönem olarak ikiye ayırdığı görülmektedir. Bu bağlamda Lozan öncesi dönemle ilgili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi yönetimi tarafından Osmanlı Ermenilerinin Doğu Anadolu’daki “toprak talepleri”nin imkânsız kılındığı, bu çözümün Lozan Barış Antlaşması ile tescil edildiği ve Ermeni iddialarının taraf devletlerce geçersiz sayıldığına vurgu yapılmaktadır. Bu nedenle Lozan Barış Antlaşmasını tarihi bir dönüm noktası olarak değerlendiren Prof. Özdemir, bu dönemde pek fazla yayın yapılmadığını bölümün sonunda yer alan grafiklerle ayrıntılı bir şekilde ortaya koymuştur.
Lozan öncesi yayınlar bağlamında üç ayrı başlık altında değerlendirilen yayınlar ise, Avrupa’daki yayınlar, Talat Paşa ve Cemal Paşa’nın anılarından oluşuyor. Lozan’dan sonraki yayınların iki evrede değerlendirildiği bir sonraki bölümde ise söz konusu dönemin yayınlar açısından 1970 öncesi ve sonrası olarak iki ayrı kategoride değerlendirildiği görülmektedir.
Kitabın üçüncü bölümü ise diğer yıllara oranla bu dönemde daha fazla yayın yapılmış olması nedeniyle daha geniş tutulmuştur. 1923’ten sonraki dönemi yani Lozan barışının ardından 1980 yılına kadar yapılan yayınları “Kalemli başkaldırı” olarak yorumlayan Prof. Özdemir, Lozan’dan sonra iki ayrı tutumun oluştuğuna işaret ederek resmi bağlamda 1923-1980 arası dönemde Lozan Barışı politikası çerçevesinde Türkiye’de bir tür rehavetin yaşandığına değinmektedir.
Atatürk ve İnönü dönemlerinde Ermeni diasporasının faaliyetleri karşısında devletin çeşitli kademelerinde gösterilen aşırı “hassasiyet”e dair bazı örneklerin de yer aldığı kitapta, 1931’de Prof. Leon Kawan’a gösterilen tepkiye de değinilmektedir. Buna göre Prof. Kawan’ın 1931 yılında Roma’da yapılan Nüfus Kongresi’nde sunduğu bir bildirinin 1935 yılında Türkçe basıma hazırlanışı sırasında asıl metnine iki açıklama notunun eklenmesini yazara yaptığı çarpıtmalardan dolayı verilen bir yanıt olarak değerlendirmektedir.
İnönü döneminde Ermenistan’a yönelik politikaların da yer aldığı kitapta, 1935 yılında dönemin Başbakanı İsmet İnönü’nün Ermenistan ziyaretine de yer verilmiştir. İlerleyen yıllarda Ermeni sorunu konusunda Genelkurmay’da da bir takım çalışmaların yürütüldüğüne değinen Prof. Özdemir, “Genelkurmay’ın Durum Raporu” 1949 başlıklı raporda Ermeni diasporasının özellikle dünyadaki faaliyetleri hakkında önemli bilgilerin bulunduğunun altını çizmektedir. Söz konusu yıllarda Ermeni taleplerinin neler olduğunun da belirtildiği bu çalışmada Türk-Ermeni ihtilafına dair kronolojik bilgilere de yer verildiği görülmektedir.
Bu bölümde Ermeni sorunu konusunda temel başvuru kitapları arasında ilk sırada yer alan Esat Uras’ın “Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi” adlı klasik eserine dair bilgilerde yer alıyor. Bu eseri Türkiye’de Ermeni araştırmaları alanında orijinal dilinde Ermeni kaynaklarından yararlanılarak hazırlanan tek tartışmasız kitap olarak değerlendiren Prof. Özdemir, kitabın muhtevasına da geniş yer vermektedir.
Türkiye’de Ermeni sorunu konusunda ilk “kalemli başkaldırının” 1965’li yıllarda Türkiye aleyhinde gerçekleştirilen faaliyetler neticesinde ortaya çıktığını belirten Prof. Özdemir, bu konudaki ilk yazıya 1967’de Hukukçu Ertuğrul Zekai Ökte öncülüğündeki Belgelerle Türk Tarih Dergisi adlı yayında yer verildiğini belirtiyor. Bu bölümdeki bir diğer konu ise 1973-1994 yılları arasında Ermeni terör grupları tarafından Türk devlet adamlarına yönelik intikam suiakastleri olmuştur. Yine Ermeni sorunu konusunda Türkiye’de yapılan akademik toplantılar ve Türk Tarih Kurumu’nun konuyla ilgili çalışmalarına da yer veren Prof. Özdemir, TTK’nın Ermeni sorunu konusunda yayınladığı eserlerden de birkaç örnek vermektedir.
Ermeni Araştırmaları Enstitüsü yayınlarının da yer aldığı bu kitapta Enstitü dergileri ve 2004 ile 2007 yıllarında yayınlanan kongre bildirilerine dair bilgiler de bulunmaktadır. Kitapta ayrıca Ermeni sorunu konusunda Genel Kurmay Başkanlığı’nın ATASE arşivinin yanı sıra Devlet Arşivleri’nin yayınlamış olduğu eserlere dair bilgilerde bulunuyor. Bölümün sonunda verilen grafikte de özellikle 2000 yılından itibaren yayın konusunda giderek artış gösteren bir ilerleme kaydedildiği net bir şekilde görülmektedir. Yabancı dillerde yayınların da yer aldığı eserde 1975-2007 yılları arasında yabancı yayınlar alanında da Türkiye’de hızlı bir ilerleme kaydedildiği görülmektedir.
Sonuç olarak “Ermeni İddiaları Karşısında Türkiye’nin Birikimi” adlı eserin Türkiye’nin Ermeni araştırmaları konusunda bugüne kadar yapmış olduğu çalışmaların kısa bir tarihini vermesi ve bu konuda çalışma yapacak olan araştırmacılara yol göstermesi bakımından önemli bir eser olduğunu söylemek mümkündür. Ayrıca kitapta her dönemde yapılan çalışmaların ayrı ayrı grafiklerle renklendirilmiş olması da esere ayrı bir zenginlik katmış bulunuyor. Ermenilerle 1915 ihtilafı konusundaki Türk tezlerini inceleyen bir kronoloji kitabı olarak da değerlendirilebileceğimiz bu eser Türkiye’nin Ermeni sorunuyla mücadelede nerede olduğunu göstermesi açısından da oldukça önemlidir.